20 Mayıs 2016 Cuma

Mor salkımlar

Malezya çok güzel geçti, cümbür cemaat eğlendik ve çocuklu, seyyar halleri bol bir tatil olmasına rağmen dinlenmeyi de başardık. Seyahat bloğunda ayrıntılı yazıcam ama kısaca; gidin görün, herkesin tercihi hemen dibindeki Tayland, Bali falan oluyor ama Malezya insanıyla, doğasıyla, mutfağıyla güzel bir alternatif.

Bu sene El Nino etkisi ile biraz kurak geçiyor, 36-37 derecelerde ve o şakır şakır, celalli yağıp geçen tropik yağmuru sadece 3 gün tadabildiğimiz bir tatilden, çocuğun ilk ciddi jetlag'ini rahat geçirmesi için bir de Umman'da 2 gün duraklama yaparak ve 43 dereceyi görerek dönünce, 12 derecelik Münih havası, etrafın yemyeşilliği, hele hele mor salkımların patlamış olması beni tuhaf bir sevince ve enerjiye boğdu. 

Bu yandaki bizim yeni bahçenin manzarası, masal diyarları gibi.. Bu bahçede geçen bir çocukluktan sonra insan ya yazar olur, ya sanatçı olur ama o insandan kötü bir şey olmaz! Çocuklar için içim rahat etti. Bir taşınabilirsek, bahçemde çaya, kahveye bekliyorum, darlanan gelsin, açık çek..

Fakat; bahçeden ziyade mor salkımlar özel bir yazı istedi benden. Bu çiçekler de aynen daha önce bahsettiğim kestane ağaçları gibi bana Bursa'yı hatırlatan bir unsur, o nedenle Münih'i daha ilk günümden severek benimsedim (benden size tavsiye, bir şehre baharda taşının ki o şehre aşık olabilin).

Mor salkımlar evleri, çardakları, yol kenarlarını bürümüş ve kalbimi fethetmiş halde. Baygın kokularına, üzüm tanesi gibi saçaklı hallerine, hiç aceleye getirmeden, sakin sakin, kapıya dayanmış yazın müjdesini verişlerine bayılıyorum. Yaz, bahardan sonra hatta Münih'e taşınalı beri bizim baharla aynı hisleri verdiği için, bahar kadar sevdiğim bir mevsim ve daha yeni başlıyor oluşu bile mutlu olmak için yeterli.. Bencilce sadece yaz ve bahar olsa, kış hiç olmasa diyenlerdenim..

Bu mevsimlerde yürümelere, kokuları içime çekmelere, heyecanımı yakınlarımla paylaşmaya doyamıyorum. İlk yıllarımızda tepedeki ayı bile fark edemeyen şehir çocuğu eşim, son bir kaç bahardır benden önce goncaları işaret etmeye, heyecan duyduğunu belirten bazı cümlecikler kullanmaya başladı ya, bir insanı daha "dark side"dan döndürdüm falan gibi hissediyorum. Kızımsa hala saatlerce karınca, arı ve rüzgarın oynattığı yaprakları izleme derdinde, aynen benim onun yaşındaki halim gibi :) Büyük ihtimal kurduğumuz hayaller bile aynıdır, bu düşünce içimi ısıtıyor..

Bir de evin önündeki "çalılık" bembeyaz mine mine çiçeklere büyündü. Bu ne çiçeği hiç bilmiyorum ama inanılmaz da güzel kokuyor! Bilen varsa öğrenmek isterim bu güzelin ismini.. Düzelten çıkmazsa ben kendisine taze gelin çiçeği ismini taktım, ona göre.

Günlerim evi toplamak ve kolilemekle ve takip edenler için, çok zaman ve enerjimi alan, büyümesinin önüne geçemediğim ve artık yetemediğim diğer anne bloğumun 31 Mayıs'ta gerçekleşecek kapanış yazılarını yazmakla geçiyor (bu sayede bu bloğuma artık daha fazla zaman ayırabileceğimi de umuyorum, çok boşladığımın farkındayım) ama bu sırada baharın ve yaz başının keyfini de kaçırmadığımı bilin istedim. Münih'i ziyaret etmek isteyenler için de bir hatırlatma, en güzel zamanımız başladı, bira bahçelerimiz açıldı, eylül 15'e dek gelin, keyfini beraber çıkartalım! :)